Çalıkuşu, Anı yazma ödevi
Ablamın gittiğini sabah öğrendim.
Uyandığımda yatağı boştu. O sabahın serinliği yalnızca odama değil, içime de
sızdı. Yastığı dümdüzdü, yorganı özenle katlanmıştı. Oysa her sabah ben
uyanmadan önce mutfağa gider, bana ekmek kızartır, üzerine reçel sürerdi. O
sabah kahvaltı hazır değildi. O sabah sessizlik alışılmadık bir misafir gibi
odaları dolaşıyordu.
Annemin gözleri şişmişti ama ağlamıyordu.
Babam ise her zamanki gibi oturuyordu, gözleri uzaklara dalmıştı. Ne bir
bağırış, ne de açıklama. Ama her şey yeterince açıktı. Ablam yoktu. Bir daha da
olmayacaktı.
Ben onun gidişine tanıklık etmedim ama
yokluğuna tanık oldum. O gün bir şey kırıldı içimde, ses çıkarmadan. Ablamın
yerine ben geçmeye çalıştım. Artık anneme yardım etmek benim görevimdi. Okul
çantamı kendim hazırladım, saçlarımı tek başıma ördüm, defterlerimi unutmadan
çantama yerleştirdim. Ve en çok da yalnız yürümeyi öğrendim. Çünkü o güne kadar
attığım adımların çoğu onun peşindeydi.
İlk günler çok bekledim. Belki geri döner,
belki arar, belki kapı çalınır ve bir mucize olur. Ama hiçbir şey olmadı. Bir
zaman sonra beklemeyi de bıraktım. Çünkü beklemek, çocuklara göre bir şey
değildi. Ve ben artık çocuk olmamaya başlamıştım.
Ablamın odası olduğu gibi duruyordu. Kimse
girmiyordu. Kapısı her zaman aralıktı, ama içerisi hep karanlıktı. Bazen
gizlice girip onun kitaplarına bakardım. Kitap ayracına dokunurdum, kurumuş bir
çiçeğe. Kokusu bile gitmişti ama ben burnumu dayayıp bir şey hissediyormuş gibi
yapardım. Belki özlem, belki suçluluk...
Kimi zaman anneme bir şey soracak olurdum,
ama onun gözleri hemen dolardı. O yüzden sustum. Çok sustum. İçimde konuşmaya
başladım. Çünkü bazı kelimeler yüksek sesle söylenirse, bir daha içimize
dönmezmiş gibi gelirdi. O yüzden içimde kaldı çoğu cümlem. Sadece rüyalarımda
konuşurdum ablamla. Bana neden gittiğini anlatırdı. 'Beni anlamazlardı' derdi.
'Sen anlarsın ama...' derdi. Ve her defasında ben onu rüyada bile tutamazdım.
Gitmek onun kaderiydi sanki, benimse geride kalmak.
Yıllar geçti. Artık ben de büyüdüm. Belki
onun yaşına geldim. Aynaya baktığımda bazen onun yüzünü görür gibi oluyorum.
Gülüşüm ona benziyor, kaş çatışım da. Ama içimde hep o eksiklik var. Çünkü o
sabah yalnızca bir kişi eksilmedi bu evden. O sabah çocukluğum da ablamla
birlikte gitti.
Yorumlar
Yorum Gönder